İSTANBUL’DA SAKLI BİR MÜZE: CAMERA MUSEUM

0
1168

İstanbul’un köklü semtlerinden Bakırköy’ün bir fotoğraf müzesine ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz? Üstelik Camera Museum alanında Türkiye’nin ilk ve tek müzesi. Müzenin kurucusu Hilmi Nakipoğlu, 1960’lı yıllardan bu yana topladığı fotoğraf makinelerini Bakırköy’deki Nefus Nakipoğlu Zihinsel Engelliler Okulu’nun üst katındaki müzede sergileniyor.

Müzeye ismini veren ve 1948 yılında doğan Hilmi Nakipoğlu, fotoğraf kariyerine 6×6 ve 6×9 filmler ile siyah beyaz fotoğrafları basarak başlamış, fotoğraf sever bir iş insanı. 1960’lı yıllarda Özel İstanbul Koleji’nde okurken kurmuş olduğu fotoğraf kulübü ile birlikte okulun tüm aktivitelerini fotoğraflayarak başlamış işe. Ayrıca müzik, resim, şiir ve tiyatro ile de ilgilenmiş
Hilmi Bey. 1970’li yıllardan itibaren hem fotoğraf makinesi hem de fotoğraf toplayarak kolleksiyonerliğe başlamış. 1997 yılında zihinsel engelli çocuklar için bir okul kuran Nakipoğlu koleksiyonunun herkes tarafından görülmesi gerektiğini düşünmüş. Bu fikri hayata geçirerek okulun 4. katında Hilmi Nakipoğlu Fotoğraf makineleri Müzesini açmış.

“Karanlık oda olarak annemin çeyiz sandığını kullandım”

Hilmi Nakipoğlu fotoğrafa olan merakını şu sözlerle anlatıyor:

“Fotoğrafa merakım 12 yaşında başladı. Bir paket fotoğraf kartı, birkaç tane negatif film, siyah beyaz fotoğrafın daha ne olduğunu bilmeden öyle birtakım malzemeler elime geçince öğrendim. İşte, ‘Fotoğraf bir sihirdir,’ derler ama esasen kimyasal bir hadisedir. Henüz bir fotoğraf makinem dahi yoktu. Sonra bir karanlık odaya ihtiyacım olduğunu öğrendim. Karanlık oda olarak annemin çeyiz sandığını kullandım. İçindeki eşyaları çıkartarak içine girdim. Yaşım daha 12.”

Nakipoğlu, konuşmasını şöyle sürdürüyor:

“Her makineyi bir insan gibi düşünün. Yani onun anıları, gördüklerini hafızasına atma gibi. Yani bir insana dokunun. Hani ‘Anlat bana

bugüne kadar ne yaşadın?’ dediğin zaman işte aynı şekilde o makinenin de bir hikâyesi vardır. Acı tatlı tarihe dair her şeyi kaydetmiştir. Dolayısıyla o makinelerin de bir insan gibi düşündüğümüzde farklı birer kimlikleri olduğunu söyleyebilirim.”

“Burada bin 250 adet fotoğraf makinesi var”

“Fotoğrafı araç olarak kullanıyorum” diyen Hilmi Nakipoğlu müzeyle ilgili şu detayları veriyor:

“Burada bin 250 adet fotoğraf makinesi var. Evimde 150-200 tane daha makinem var. Nikonlar, Canonlar hele hele Leicalar var. 52 orijinal Leicam var. Bugün bir Leica sahibi olmak oldukça zor ama şunu tavsiye ediyorum sizlere kötü huylarınız varsa şu anda bırakın. Bir koleksiyon sahibi olun ve biriktirin, toplayın. İşte böyle müze olsun daha sonra. Makinelerin hepsine para saydım tek tek. Bit pazarlarından kurtardım çoğunu. Her cumartesi –pazar sabırla Topkapı surlarının dibinden başlayarak Beyazıt Çınaraltı, Sirkeci Hayyam Pasajı, karşıdaki Kadıköy’de Altıyol arkasında Bahariye Caddesi’nin oralarda eskicilerden tek tek topladım. Sonra karakollarda kayıtlarım var. Arıyorlar zaman zaman ‘Hilmi Bey böyle böyle bir makine var. Gel bak’ diye. Sonra bağışlar gelmeye başladı. Perdesi, ayağı, video kamerası, oynatıcısı, yani onlar da geliyor hep. Fotoğraf makinesi değil belki onlar film makineleri ama burada işte bağış gelmiş film makineleri de var. Yani bir şekilde evde hani ‘benden sonra ne olacak’ diyenler için bir şekilde burası bulunmaz bir muhafaza yeri.”

Haber: Büşra Özbakan (İAHA)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here